Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun
Teklifi Geri Çekilmelidir!
“İnsan Hakları Eylem Planı” açıklandığı günden bu yana anti demokratik uygulamalara ve
baskı politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor.
İktidar içte ve dışta artan demokratik uyarıları, kaygıları durdurmak için reform söylemlerini
sık sık dile getirirken uygulamada ise bu açıklamaları adeta yeni saldırıların parolası, işaret
fişeği olarak kullanmaktadır.
Bu saldırılardan sonuncusu Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra rafa kaldırılan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinde yapılacak değişikliklerin
yeniden Meclis gündemine getirilmesidir.
Hatırlanacağı üzere 676 sayılı OHAL KHK’sı ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
48. Maddesinde düzenlenen devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartlara ‘güvenlik
soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak’ şartı eklenmiştir. Söz konusu
düzenleme 1 Şubat 2018 tarihinde kabul edilen 7070 sayılı kanununla yasalaştırılmıştır.
Böylece daha önce sadece kamu kurumlarının gizlilik dereceli birimlerinde uygulanan
‘güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak’ şartı kamuya alınacak tüm
personeli kapsar hale getirilmiştir.
Söz konusu hukuksuz düzenleme ile hiçbir objektif kriteri olmayan, hiçbir yargı kararına
dayanmayan, tamamıyla keyfi, tamamıyla haksız, hukuksuz bir “fişleme” uygulaması
yaratılmıştır. Adli sicil kaydında hiçbir sorun olmamasına rağmen sadece adayı değil, birinci
hatta ikinci derece yakınlarını da kapsayan güvenlik soruşturmaları ile binlerce kişi mağdur
edilmiştir.
Yandaş Konfederasyon dışında Konfederasyonumuz ve diğer tüm emek örgütleri, demokrasi
güçleri yönetmelikte yapılmak istenen değişikliğin darbe uygulamasına denk düştüğünü, tüm
vatandaşların fişleneceğini, anayasada tarif edilen çalışma hakkının iktidarın onayına bağlı
hale geleceğini ifade etmiştir.
Söz konusu düzenleme başta konfederasyonumuz olmak üzere emek ve demokrasi örgütlerinin yaşanan hukuksuzluğa karşı etkin mücadelesinin de etkisi ile Anayasa Mahkemesi’nin 29
Kasım 2019 tarih ve 30963 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan kararıyla iptal edilmiştir.
Ancak AKP iktidarı Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hemen ardından “yeni” bir
düzenleme yapmak için seferber olmuş, konuya ilişkin hazırladığı yasa teklifini Haziran
2020’de TBMM’ye sunmuştur. Söz konusu teklifin TBMM İçişleri Komisyonu’ndaki
görüşmeleri 1 Temmuz 2020’de tamamlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi yönetmelik değişikliklerini Anayasanın 13, 20 ve 128.maddelerine
aykırı olması nedeni ile iptal etmesine rağmen eski düzenlemede birkaç makyaj yapılarak
özünün korunduğu yasa teklifi sivil darbe uygulamalarına hız verilen bu ortamda 30 Mart
2021 tarihinde TBMM Genel Kurulu gündemine getirilmiştir.
Tasarı, Tek Parti Devleti Ve OHAL Uygulamalarını Kalıcı Hale Getirmeyi
Hedeflemektedir!
Anayasanın 70. Maddesinde “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete
alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” hükmüne yer
verilmektedir. Değişiklik anayasanın bu temel maddesini hiçe saydığı gibi şimdiye kadar
sayısız örnekte karşılaştığımız üzere oldukça sübjektif, iktidarın politikalarına uygun olarak
yorumlanmaya açık, hukuk dışı kararları mümkün kılan bir nitelikte hazırlanmıştır.
Güvenlik soruşturması gibi uygulamalar gizlilik gerektiren ya da hassas sayılan sınırlı
ölçüde görevlerde kullanılabilecek istisnai bir durum iken, kanun teklifi ile OHAL
döneminde olduğu gibi muğlak ifadelerle kapsam içine sokulacak kamu alımlarında
genel bir uygulama haline getirilmektedir.
Düzenleme ile kişilerin çalışma hakkına, kamu görevine girme hakkına, kendi kişiliğini,
sosyal varlığını, onurunu koruma hakkına ciddi engelleme getirilmektedir.
AYM’nin yönetmeliğin iptal kararında vurgulanan “kişilerin geçmiş ceza mahkûmiyetlerine
ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olduğu, suçlar
arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme yapılmadığı” yönündeki Anayasaya aykırılık
gerekçeleri düzenlemede gözetilmemiştir. Bırakalım kişilerin ceza mahkûmiyetlerini,
süren kovuşturmaların, soruşturmaların ve hatta kapanmış soruşturmaların bile
araştırılması ve atama işlemine esas olacak değerlendirme nedenleri arasında
düzenlenmiştir. Ceza yargılamasının temel prensiplerinden biri olan suçsuzluk karinesi teklif
metni ile açıkça ihlal edilmektedir.
OHAL döneminde iktidarın amaç ve hedefleri için adeta bir manivela görevi gören, hukuk
dışı işlemlere “kılıf” olarak kullanılan “iltisak veya irtibatlı olmak” kavramları ile yasa
teklifinde bir kez daha karşılaşmaktayız.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması şimdiye kadar uygulanan hali ve teklifte
sunulan biçimiyle sadece adayı değil, birinci hatta ikinci derece yakınlarını da kapsar
hale getirilerek toplumun geniş kesiminin hem kendilerinin hem de çocuklarının
bugününü ve geleceğini derinden etkileyen, liyakatı değil AKP’ye sadakati esas alan,
parti- iktidar ayrımını ortadan kaldırıp devleti tümüyle AKP’lileştirecek kadrolaşmayı
kedefleyen, daha çok darbe dönemi uygulamalarındandır.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması içkin olarak fişlemeleri de olağan hale
getirdiğinden muhalif olsun ya da olmasın tüm vatandaşlarımızın Kişisel Verilerin
Korunması başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini tehdit etmektedir.
Özü itibariyle liyakati ortadan kaldıran, güvenlik soruşturması adı altında “AKP’ye
sadakat soruşturması” yapmayı hedefleyen tasarı örgütlenme, sendika seçme hakkı
başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere saldırı niteliğindedir.
Bir kez daha uyarıyoruz, iktidar sivil darbe uygulamalarına son vermeli, yargı
kararlarını işine geldiği gibi uygulamaktan ya da uygulamamaktan vazgeçmeli, Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçelerinin gereğini yapmalı, teklifi tümden ve derhal geri
çekmelidir.
Filiz CANBAY KONUK
KESK Tokat Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü