DOĞA GELECEK NESİLLERE EN BÜYÜK MİRASTIR

Doğa, bize atalarımızdan kalan bir miras değil, torunlarımıza bırakacağımız kutsal bir
emanettir. Atalarımız doğa bekçi ile değil, sevgi ile korunur derken, çevre ve doğa
sevgisinin insanlar için ne kadar gerekli olduğuna vurgu yapmıştır. Bugünü kurtarmak için
doğaya zarar vermek aslında vatanın geleceğini tahrip etmek ve gelecek nesillerin en
temel hakkı olan doğadan faydalanma hakkını ihlal etmektir.

Atayurdumuz Tokat, son dönemde en önemli çevre ve doğa sorunu olan HES’lerden sonra yeni bir doğa tehdidi ile karşı karşıyadır.

Ordu'nun Fatsa ilçesinde siyanürlü altın aramaya
tepkiler devam ederken, Tokat'ın Reşadiye, Niksar ve Erbaa ilçelerinde altın arama
ruhsatı verilmesi, yaklaşan büyük bir çevre sorununu gündeme getirmiştir. CHP
Tokat Milletvekili Kadim Durmaz ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığı'na sunulan
araştırma önergesinin iktidar partisinin oylarıyla reddedilmesi aslında yaklaşan doğa
sorununun iktidarın bilgisi ve desteği ile ortaya çıktığını göstermektedir. Bu nedenle söz
konusu doğayı koruma mücadelesinin çok çetin geçeceği ortadadır. Bu mücadeleye
önderlik yapan, katkı sunan ve özellikle söz konusu bölgede yaşayan
hemşerilerimizi ve sivil toplum örgütlerimizin bilgilendirme ve bilinçlendirme
çabalarını takdir ve teşekkürle karşılıyoruz.

Zor ve uzun bir mücadelenin başındayız.
Ama sonuçtan eminiz. Bu doğa mücadelesini haklı olan bizler kazanacağız. Bir avuç rantiyeci ise kaybedecektir.
Tokat, küresel ölçekteki konumu ile Karadeniz’in Akdeniz ve Ortadoğu’ya, ülke
içindeki konumuyla Avrupa’nın Ortadoğu ve Kafkasya’ya açıldığı ulaşım
güzergâhlarındaki önemli bir durak noktasıdır. Merkez dâhil 12 ilçesi bulunan Tokat;
Erbaa, Niksar, Reşadiye ve Zile ilçelerinin bağlanması ile 1923 yılında il olmuştur. Artova
ve Turhal 1944 yılında; Almus 1954 yılında, Pazar ve Yeşilyurt 1987 yılında; Sulusaray ve
Başçiftlik ise 1990 yılında ilçe statüsü kazanmıştır. Yeşilırmak’ı oluşturan Tozanlı, Kelkit ve
Çekerek kolları ilin yerleşim ve tarımsal üretimini şekillendirmiştir. Tozanlı kolu üzerinde
Almus, Tokat ve Turhal; Kelkit vadisinde; Erbaa, Niksar, Reşadiye ve Başçiftlik ilçeleri,
Çekerek kolu üzerinde ise Artova, Yeşilyurt ve Sulusaray ilçeleri yer almaktadır. Kazova,
Turhal, Erbaa, Niksar, Artova ve Zile ovaları atayurdumuz Tokat’ın en önemli üretim merkezleridir.
Maden işletme projeleri ülkemizin doğal sermayesini göz önünde bulunduran bir temel
yaklaşımla değerlendirilmelidir. Siyanür kullanılarak altın madeni çıkarma yöntemi;
Reşadiye'nin Selemen Yaylası Kuyucak ve Demircili yöresini, Erbaa, Niksar, Taşova dahil
Yeşilırmak havzasında olan Çarşamba ve Terme ovalarını olumsuz yönde etkileyecektir.
Bir gram altın için 4 bin litre suya ihtiyaç olduğu düşünüldüğünde, bölgede

6 milyon ağaç kesilecek,  tarım, hayvancılık ve arıcılık tükenme noktasına gelecektir. Maden bölgesi ve
vadilerdeki sular içilemez ve sulu tarım yapılan topraklar ekilemez hale gelecektir.
Bölgenin havası, yeraltı ve yerüstü su kaynakları kirlenecektir. Bu doğa kirliliğine bağlı
olarak çevre ve halk sağlığı sorunları oluşacak, ovaların üretimi düşecek, meralar bitecek,
hayvancılık olumsuz yönde etkilenecektir.
Şirketlerin savunduklarının aksine siyanür, toprağa ve suya karıştığı için, meyve, sebze ve
içme suyundan dolayı insan bünyesine kısa sürede tesir eder. Tüm bunların yanında,
sadece su ve toprak ile değil, zehir havaya da karışarak, solunum sistemi ile insan
bünyesine giriş yapan siyanür ölüme neden olan birçok hastalığa yol açmaktadır.Siyanürün beyin, kalp ve akciğerleri çok hızlı bir şekilde etkilediği bilimsel açıdan

kanıtlanmış bir gerçektir.

Ne yazık ki, siyanür ile altın arama tekniğinin bu kadar büyük
tehlikelere neden olduğu bilinmesine rağmen, dünyadaki altın arama çalışmalarının
neredeyse % 80’den fazlası, bu teknikle yürütülmektedir.
Siyanür dolu barajlardan sızmanın riski nedeniyle işletme bölgesinden deprem fay hattının
geçmemesi gerekmektedir. Şayet bir deprem olursa siyanürlü su toplama barajları, içindeki
yoğun siyanürlü suyun ağırlığı ve depremin etkisi ile çevreye telafisi mümkün olmayacak
şekilde zarar verir. Deprem fay hattı üzerindeki bir bölgede arama ve daha sonra işletme
ruhsatı verilmesi acı bir felaketin nedeni olabilir. Aşırı yağış ve sel gibi riskler veya siyanür
havuzlarının taşması veya yıkılması ile her gün 200 litre siyanürlü su toprağa sızsa dahi
yer altı sularına, bitkilere, hayvanlara ve toprağa karışması büyük sağlık sorunlarına neden
olacaktır.

Atayurdunda yaşayan ve gurbette hayat mücadelesi veren Tokatlılar
olarak; siyanürlü maden arama konusunda toprağımızın üstü altından değerlidir,
yaşam alanlarımıza, doğamıza, suyumuza, yaylalarımıza dokunmayın diyoruz.
Tokatlının bu haklı mücadelesine destek vermeyenlerin ilk seçimde sandıkta gerekli cevabı
alacağına gönülden inanıyoruz. Sonuç olarak başta siyasiler ve devlet kurumlarında
görev yapan Tokatlı hemşerilerimiz olmak üzere yetkilileri bir an önce bu haklı
itirazları duymaya ve yaklaşan tehlikeyi önlemek adına, arama ruhsatlarını iptal
etmeye davet ediyoruz.
Dr Dursun Çiçek, 25-26. Dönem İstanbul Milletvekili

By Anadolunun Sesi Tokat

yazar hakkında bilgi