35 yıldır avukatlık yapan Hadiye Ardahanlı, aynı zamanda bir siyasetçi. Kadınların syasette yer almalarının önemli olduğunu vurgulayan Ardahanlı, tüm farklılıklara rağmen kadınların aynı safta olduğunu kaydetti.
Haberin Videosu
https://www.youtube.com/watch?v=3VlXDAHW-dI&feature=youtu.be
35 yıldır avukatlık yapan Hadiye Ardahanlı 2014 yılında CHP’den Tokat belediye başkan adayı olmuştu. Seçimlerde çeşitli sıkıntılarla karşılaşan Ardahanlı, siyasi hayatıyla ilgili Mahbip Dilek’in sorularını yanıtladı.
Mahbip Dilek: Öncelikle kendinizi biraz tanıtabilir misiniz?
Hadiye ARDAHANLI: 35 yıldır avukatlık yapıyorum. 2014 yılında CHP’den Tokat belediye başkan adayı oldum. Seçmenlikten CHP’nin içine gelmiştim. Gidip oy vermekle adaylık çok farklı şeyler. Siyasetin bizzat içinde olmak seçmenlikten çok farklı bir şey. Hayat bazen sizi yürüdüğünüz yoldan alır başka bir yere koyar, biraz buradan devam eder bana öyle oldu. Sadece gidip oyumu veriyorken birden bire özellikle bir yönetim kurulunda görev almak değil başkan adayı olmak daha farklı durumdu.
Bunun sonrasında bir sıkıntı oldu sanırım seçime yaklaşırken.
Böyle bir teklif geldiğinde ‘nasıl seçime hazırlanılır, bunun usulü nedir, nasıl bir ekiple girilir?’ bilmiyordum açıkçası. O zaman da bana ‘biz sizin yanınızda olacağız’ dendi.
“ÇOK YANIMDA DURULMADI”
Oldular mı peki?
Olan arkadaşlarımız oldu. Yani CHP’ye gönül veren insanlar var. Onlar bulundukları konum ne olursa olsun hala partinin yanında durmaya devam ediyorlar ama genele baktığınızda öyle olmadı. O da bizim için işin hayal kırıklığı boyutu. Çok yanımda durulmadı.
“SEÇİM AYNI ZAMANDA BİR DURUŞTUR”
Onun faturasını da size çıkardılar diye biliyorum. Doğru mu?
Biz seçim gezisine başlayacağız, bir pazar yeri ziyaretiydi hiç unutmuyorum ve ilk gündü. Partili arkadaşlarımız, idarecilerimiz pazar gezisi yapıyoruz. Pazarcılara merhaba diyoruz, kendimizi tanıtıyoruz. Benim yanımdan biri yan tezgaha gitti. Ben duyuyorum, dedi ki ‘biz başka partiyi destekliyoruz, bu usulen aday. Aklınızda bulunsun’. İlk kez böyle bir seçim gezisine çıkıyoruz ve duyduğum ilk cümle bu. Çok üzüldüm yani. O zaman niye biz böyle bir şeye kalkışıyoruz. Şunu yapabilirsiniz hiç aday göstermeden bu sefer olduğu gibi bir başkasını desteklersiniz. Ama bizde bir söz vardır ya ‘ata binmek bir ayıp inmek iki ayıp’. Tamam seçim yarıştır ama aynı zamanda bir duruştur. Onu söyleyene yakıştı mı bilmiyorum ama vazgeçmek bana yakışmazdı. Devam ettim. Tabi giderek daha yalnız kaldık. Son süreçte birkaç kişiydik birlikte seçim için çalışmalar yapan. Açıktan bir başka parti destekleniyorsa aldığınız oy zaten düşecektir. Ki ben bugün bile o gün partililerimizin sonradan yönetimde görev almış arkadaşlarımızın bile ‘biz CHP’ye oy vermedik şu partiye oy verdik’ dediğini biliyorum, bizzat bana söylediler.
Seçmenlerden ‘CHP’liler geldi MHP’ye yönlendirdi’ gibi şeyler duydum.
Partimize gelip çalışmalarda görev almak isteyen bir hanımefendi vardı. Seçimden bir iki sene sonra bir yerde sohbet etme imkanımız oldu. Dedi ki ‘Hadiye hanım biz size oy vermedik ama siz usulen adaydınız değil mi?’. Dedim ki ‘Ben öyle olduğunu bilmiyorum, gerçekten aday olduğumu düşünüyorum. Bana söylenen oydu ama öyle yansıtıldıysa tabi onu bilemem’ dedi.
Bu da Tokat’taki CHP’nin üzücü halleri diyelim bence. Adaylığınızı duyduğumda özellikle bir kadın olarak çok sevinmiştim. ‘Aydın, demokrat ilk defa aday olarak çalışan bir adayı var’ diyordum ben.
Derler ki ‘peygamberi ateşe atmışlar. Karınca da su taşıyormuş. Gülmüşler karıncaya demişler ki ‘senin bu taşıdığın suyla o ateş söner mi?’. Demiş ki ‘sönmez biliyorum ama safımızı bilelim’.
Ben bu yapılanları partiye mal etmiyorum açıkçası. Yani CHP gerçekten büyük bir çınar. Bizim de safımız belli. Ben buna rağmen küskünlük de göstermedim. Partinin çeşitli yönetim birimlerinde görev aldım, çalıştım. Bunu da büyük bir keyifle ve inançla yaptım. Öyle olması gerektiğini düşünüyorum. Üç gün sonra bizi kimse hatırlamayacak, biz olmayacağız. Ama CHP’nin bu ülke siyasetinde olması gerekiyor. Partinin yaşaması gerekiyor. Belki o günkü ülkenin genel havası, estirilen rüzgar da bunu etkiledi. Bizim şanssızlığımızdı o. Farklı daha akılcı bir politika güdülebilirdi. Yapılmadı. İncinenler, küsenler oldu.
Tokat’ta CHP’ye sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Gördüğümüzde herhalde partiye birileri zarar veriyor. Bunun da partinin içinde olduğunu düşünüyorum. Bunu gizlememek lazım. Ben de Almus’tan aday adayı olduğum için bana da çok büyük engel oldu. Bu da çok üzücü. O partinin vekilliğini yapan bir kişinin gidip de ‘başka bir partiyi destekleyin’ demesi CHP’ye verilen en büyük zarardır diye düşünüyorum.
Bazen sizinle fikirleri, dünya görüşü, ülke yönetimine bakışı hiç örtüşmeyen bir partiyi desteklemeyi seçmenimizden istememeliyiz bence. İsterse 5 tane oyum olsun ben o oyumu kendi adayıma kullanmalıyım. Her seçimde seçmeninizi bir başka partiye yönlendirdiğinizde üç gün sonra kendiniz için nasıl oy isteyeceksiniz, nasıl kendinizi anlatacaksınız. Başka bir partiye gönderdiğiniz kişi geri dönecek mi? Gerek yok ki. Siz ilkelerinizi, inandıklarınızı anlatın, insanlara kendinizi doğru ifade edin isterse beş oy olsun, onu altı yapın yedi yapın, onun yollarını bulun. ‘Bu seçimde şunu destekleyelim’ tarzını hiç doğru bulmuyorum. Özellikle küçük şehirler için. Mesela İstanbul örneği farklı bir örnekti. Bu sefer orada çok değişik partilerden insanlar fikir birliği yaptı, bir adayı destekledi. İstanbul, Ankara ya da İzmir gibi değil ama küçük şehirlerde çok kuvvetli bir adaya karşı ‘biz bunu destekleyelim kazanalım’ değil. Zaten şansınız yoksa partinizin oyunu bölmeyin yok yere. Sadece başkan seçmiyorsunuz, meclis üyeniz var il genel meclis için, belediye meclisi için. Oylar gittiğinde belediye meclisine sokacak adam da bulamıyorsunuz. O da bir kayıptır. Oysa belediye meclisinde de her partiden insan olmalı ve orada temsil edilmelisiniz. Önceki dönem belediye başkanımızdı, bir sohbette dedi ki ‘Hadiye hanım şu mecliste CHP’li üyelerin olmasını çok arzu ederdim. Çünkü bazı şeyleri anlatırken daha kolaylaşacaktı işim’. Bizim farklı fikirlerden insanların orada olmasına ihtiyacımız var. Ama siz seçmeni bir başka partiye yönlendirdiğinizde o gelip sadece başkan için oy kullanırken mecliste kendi partisine oy vermeyi yapamıyor. Bütün seçmenimizin bunu çok kolaylıkla yapabildiğini düşünmemek lazım.
Tokat’taki demokrat, kendini aydın gören kadınlara bir öneriniz var mı?
Toplumun yarısı kadın ve kalan yarıyı eğitiyor. Bütün kadın ya da erkek çocuklukta önce annenin eğitiminden geçiyor. Siz kadınlarınızı eğitir hayatın içine katarsanız bir kere onlar okula gidene kadar da belli bir eğitimden geçmiş olacaklar. Kadınlar bugün artık hayatın her safhasında var ve bunun geriye dönüşü yok. Biz de bir ‘çalışan kadın’ kavramı var, çalışmayan kadın biliyor musunuz siz. Ev hanımları çalışmıyor mu?
Çok daha fazla çalışıyor. Hatta evde insan yetiştiriyorlar.
Ama o emeğin karşılığı yoktur. Bir de hiç görünmeyen bir iştir, sigortanız yoktur, emekliliğiniz yoktur. Bir insan 70 sene yemek yapar mı? 15’inde evleniyor 85 yaşındaysa 70 senedir yemek yapıyor, çamaşır yıkıyor, ütü yapıyor, çocuk yetiştiriyor emekliliği yok. Gece gündüz çalışıyor fazla mesaisi yok. Kadınlar her zaman çalışıyor.
Köylü kadın ahıra giriyor inek sağıyor, hayvan besliyor, tarlaya gidiyor çapa yapıyor, evde işini yapıyor. Bizim kadınımız zaten çalışan kadın. Herhalde böyle çok küçük bir yüzde dilimi vardır ki çalışmayan kadın olsun.
Kadınlar yönetim kadrolarında kendilerini görmek mi istemiyor yoksa oraya getirilmek mi istenmiyorlar?
Biraz erkek egemen toplumuz herhalde.
O egemenliği nasıl yıkarız?
Mesela partinin kadın kolları var. Kadın kolları ne yapar, her seçimde erkeklerin giremeyeceği bütün o evlere girer, broşürler dağıtır, partisinin ideolojini anlatır, arı gibi çalışırlar.
Ama sadece kol olur. Kadınlar kol olmaktan vazgeçmeli mi?
Siz seçimden seçime ‘kadınlar bizim için çalışsın, bizi seçtirsinler’ derseniz onlar da bir gün vazgeçer.
Bence buna karar verecek olan yine kadınlar. Bu işi kadınlar düzeltir. Siz kendi haklarınızı erkeklerden istemeyeceksiniz ‘onlar bize şunu yapsın, bunu yapsın’ değil. Yapmıyorlarsa söke söke alacaksınız. Bu da kadınların bir eksiği bence. Bazı partiler kadın adayları seçilecek yerden aday gösteriyorlar, il genel meclisine ya da belediye meclisine seçilecekleri yerlerde listeye koyuyorlar. Çok da güzel. Çünkü hangi parti olursa olsun bazen çok ciddi görüş ayrılıklarımız olsa bile biz kadınlar hep aynı saftayız. Başka bir partiden seçilmiş olsa bile önemsiyorum onların seçilmelerini. İnşallah CHP’de de daha çok kadın, daha çok genç olur. Vazgeçmemek lazım.
Mahbip DİLEK/TOKAT